Biz öldürülenleriz... Dövülerek götürüldüğümüz karakoldan sağ çıkmadık. Sokağımızdaki parkta otururken göğsümüze yediğimiz tekmeyle,arabanın arkasından ensemize giren kurşunlarla, artık kollarının bir uzantısı, yeni bir organ olarak gördükleri copun darbeleriyle, panzerlerle, yumruklarla... Biz öldürülenleriz...Bazen farklı bir yaşama, kültüre, dile sahip olduğumuzdan, farklı göründüğümüzden, farklı davrandığımızdan; ama çoğunlukla hiç yoktan...Yürürken, oturuken, kalkarken, düşünürken... Çünkü öldürmek için hiç bir sebebe ihtiyaçları yok, varlıkları ölüm demek. Biz öldürülecekleriz...Yaşamlarımızın her saniyesinde polis, jandarma kurşunuyla potansiyel birer ölüyüz. Yani onlar için 'yok'uz. Bundan dolayı kameralarda gözükmüyoruz, kaç kemiğimizin kırıldığını sayamıyoruz, adli tıpta vucudumuzdaki morlukları bir türlü gösteremiyoruz, ölüm anında karakolda olduğumuzu , hatta öldüğümüzü bile kanıtlayamıyoruz... Biz ölüleriz... Bizleri devlet öldürdüğü için her zaman her yerde 'suçlu'yuz. Devlet "adaletlidir" ve bizi devletin adaleti öldürdü. Dünyadaki her polis, her jandarma bizi tanır... Biz hepiniziz, aynı zamanda hiç kimse...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder